baş aşağı duruşu 627x321 - Headstand (Baş Duruşu)

Headstand (Baş Duruşu)

Headstand (Baş Duruşu)

“Matını yere serdiğin anda, ikilem yoktur. Başını yere koyduğun pozda, ikilem yoktur. Ama ayağını yerden yükselttiğin anda, ‘ben’ kimliğini tecrübe edersin; benliğini ortaya çıkar ve bir olmayı araştır, bütün farkındalığın pozun boyunca sürsün.” B.K.S Iyengar

Ayağın, durduğun yerdeki yapı temelindir. Dünya sakinleri olarak, toprağın üzerinde olmak, aynı zamanda köklerimizin olduğu yerde olmaktır, belli bir ülkede, şehirde veya bir yerde olmak gibi. Toprağa bağlı olmak ne demektir? Sen vücudunun ihtiyaçlarının öznesisin, dünyanın yerçekiminin etkilerisin ve dünyanın sayısız hareketlerinin etkileşimisin; iklim, güneş ışığı, yağmur, rüzgâr, gündüz, gece.

Bizler, hayvanlar aleminden evrildik. Ama yogi der ki, bundan daha fazlası olmalı. İnsanların, Kutsal Işıltının bir haznesi olabilmesi için, insan beyni özenle yaratılmıştır. Bu Işıltının yuvası, jiva, beyindedir; beyin kafatasının içindedir. Kafa, gövde ve çeşitli sistemler aracılığıyla ayaklara bağlıdır. Jivayı başarabilmek için, kişinin hayat ve hayatın amacı gibi kavramları araştırarak, kendi kökünü baş aşağı bir şekilde sökmesi gerekir.

Baş aşağı duruşta, Dünya’ya, toprağa köklenen, artık cennete köklenmiş olur. Dünyadan, topraktan gelen beslenme artık yukarıdan gelen çok daha büyük bir güçle sağlanır. Bu pozda, alışmış olduğumuz çevre baş aşağı olur. Bu bazı hoş olmayan durumlara, farklı hislere –hatta korku hissine bile sebep olur.

Görüşleri ve değer verilen inançları savunma mücadelesi içinde, güçlü bir isyan, başkaldırı ortaya çıkabilir. Her şey, en iyi ve sadece doğru yolu bu dediğimiz şeylerin tersinde kalır.

Kendini, hayatım baş aşağı olsa ne olurdu diye düşünürken bulabilirsin. Başımın üzerinde duruyorum, güçlü inançlarım şimdi nasıl görünüyor? Bu pozisyonda, ters bir ağaç gibi hareket edemiyorum. Köklerimin nerede olduğunu biliyor muyum?

Salamba Shirhasana: Baş duruşu pozu

Baş aşağı, mücadele, isyan, savunma , korku, Kutsal Işıltı, farkındalık, büyüme süreci, öğrenme; beyin, kafa, ayak- bağlantılar; dünyaya köklenmiş; cennete köklenmiş? Kökünden sökülmüş.

Başın üzerinde durmak, akla netlik getirir, sadece his olarak değil, konuşma şekli ve söz olarak da. Güçlü fikirler, sözleri veya düşünceleri kullanarak yüzeye çıkar ve genellikle yıkıcı etki gösterirler.

Beyne hızlıca çok miktarda oksijen götürmeye çalışan kan gibi, bu farkındalık alışılmış düşünce oluklarını temizler.

Başın yerde olduğu zaman, bulutlarda yaşayamazsın. Ne yaparsan yap, ne keşfedersen keşfet, iyi topraklanmış olmalı ve sınav zamanı geldiğinde ayağa kalkmalısın. Bu sınav için gerekli araçlar sebep ve mantıktır ve bunlar öğrenme aşamasına katkıda bulunur.

Sembolik olarak toprağa köklenmiş olan ayağın, cennete doğru köklenmeye başladığı zaman, kökünden aldığın beslenme artık zihinsel hatta felsefi bile değildir, ama spritüaldir. Cennete köklenmek demek artık beslenmeni Kutsal’dan alıyorsun demektir. Bu, kendin için kurmuş olduğun ideallerinin ve etiğinin içine köklendiğini gösterir.

Yaptığın pratik boyunca pozun dengesini ve cesaretini öğrenirken, asanadaki hissettiğin baskının aslında kendi bedenin olduğu ve hayattaki yüklerin aslında senin olduğunu; bu yükleri taşımak senin görevin olmadığını, ya da sorumluluğun olmadığını, başkasına da ait olmadığını fark et. Senin yüklerin neler? Bu yüklere başka bir açıdan bakarsan psikolojik olarak neyi imgelerler?

Egzersizi yaptıktan sonra, baş aşağı etrafındaki tanıdık çevrene bak, tepkilerini yaz- nasıl hissettiğini ve ne düşündüğünü. Eğer bu süreçte inançlarınla güçlü bir ayrılık yaşadıysan, kendi muhalefetin ol, argümanın diğer tarafında yer al. Bunu yapmakla, diğerleriyle tartışmana gerek kalmayacak. Kendi muhalefetin olmakla beraber, güçlü bir bağlılık fark edeceksin. Sezgilerini bir yere yazman ve bu sezgilere göre davranman iyi olacaktır. Bu ters duruşta, korkularınla gerçekleşmeden önce yüzleşmen demek yeni seçenekler bulman demektir. Kişiyi bilinçli bir şekilde isteyerek, zor ya da dramatik durumlarda genellikle pek çok seçenek olduğu gerçeğine karşı kör kılan bu bağlılıklar ve değer verilen inanışlardır.

Salamba Shirshasana: Baş aşağı duruş

Cennete köklenmiş, benim köklerim için alanlar; dengeyi ve cesareti öğrenmek; başım bulutlarda mı?

İyi köklenmiş, sebep, mantık; duygusal tepkiler, değer verilen inanışlar, kasti körlük; benim yüklerim neler? Bu yükler gerçekten benim mi?

Bu asananın fiziksel yararları da oldukça barizdir. Beden güç, esneklik ve hareketin zarafetini kazanır; fiziksel görünüm gelişir, genel olarak sağlıklı olursun. Ters bir poz olduğundan dolayı, kan beyne gider, beyni besler, fazladan oksijen sağlar. Dişler, dişeti ve diğer bütün kafada bulunan organlar da yararlanır ve güçlenir. Oysaki yogik açından bakılınca, bu sebepler bu pozu yapmak için en iyi sebepler değildir.

Başının yerde olması, iyi köklenmiş olmak demek pratik ve iyi gelişmiş zihin gücüne sahip olmak demektir. Ayakların yere değil de cennete köklenmiş olduğunda, ilhamın pratik uygulamayı test etmek için orda bulunacaktır ve arttırılmış sezgisel algı sana yeni karmaşık durumlar ile karşılaşmanda yardımcı olacaktır.

Artan farkındalık büyük ilhamların egodan gelmediğini gayet açık hale getirir ki bu da bütün problemlerin ve zorlukların gerçek kaynağıdır. Yeni düşünme yollarına köklendiğin zaman daha fazla esneklik elde edersin; başlangıçta bazı inançların yerini farklı inançların alması engellenemez, ta ki büyük farkındalık içindeki Işığa doğru sana yol gösterene kadar.

Özgürlük ve bağımsızlığın kolayca kabullenilmesi ve içinde rahat edilmesi uzun bir süreçtir. Özgürlük ve serbestlik kelimeleri, her bir birey için aydınlatılmalı. Özgürlüğün anahtarı bizim elimizdedir. Yoga birçok biçimi içerisinde bu anahtarı sunar ve çeşitli egzersizler kişiye bu özgürlüğü kabullenecek sorumluluğu almakta yardım eder.

Bu pozu rahat bir tavırla yapmayı öğrendiğin anda, yaşamında bir denge anlayışını ve bu iki kavramın birliğini kazanmış olacaksın: vücudun dünyası ve onun zihni. Hatha Yoganın sana getirdiği içgüdü, gitgide saf fizikselini aşacak. Zihin ve bilincinin, merkezi büyük Bilinç Işığı’nı çekecek bir magnete dönüşmesi gerekir, böylece beden spiritüel bir araç haline gelir ve sen kutsal ilhamdan özü ve tanrı besinleri alırsın.

Yansımalar: (Baş Duruşu)

Baş duruşunun psikolojik yönünü kavramak, mistik ve spiritüel boyutlarını anlamak için gereklidir. Ayakta, güvenle durduğunda, hayattaki günlük taleplerinle karşılaşmak üzere taviz vermeden durduğunu düşünebilirsin. Ama bu konsept, baş duruşunda tam tersine döner. Pozu yapmadan önce, zihninin gözüne ters duran bir ağaç imgesini davet et- kökleri havada ve taç yaprakları toprağın üzerinde. 1 Ağacın gövdesini omurgan olarak düşün. Yerde olan başın, bin tane taç yaprağı olan bir lotus ve bütün duyularını yorumlama kabiliyetine sahip beynini barındırıyor. Omurganın temeli enerjinin merkezidir, ilk çakradır, 2 özün ve tanrı besininin kaynağıdır. Ne zaman ki bu öz ve tanrı besini başa ulaşır, kutsal iç görü ve ilham ortaya çıkar. Üçüncü lotus veya çakra, karın boşluğunda yer alır, hisler tarafından kullanılan enerji bir alev gibidir; ama bu pozda, istekli kişi bu alevi sürekli yanacak şekilde besleyemez. Birçok eylem vardır (hırsları ve istekleri tatmin etme arzusu) ama bu eylemler başının üzerindeyken neredeyse yerinden oynatılamaz olduğun için gerçekleştirilemez. Normalde ayakta dik pozisyonda, zihin dünyanın cazibesini hisler aracılığıyla görür ve Işık içeri giremez. Kutsal ilhamlar tutkuların ateşine düşer ve yanar. Baş duruşunda ise Kutsal ilhamlar korunur, öz ve tanrı besini bu ateşte yanıp kaybolmazlar; kutsal enerji tam anlamıyla kullanılabilir.

Başının üzerinde durmaya başladığında düşün, bu teslim olmanın başka bir yoludur ve özellikle ilk üç çakra için; bütün eğlenceye, heyecana ve çok eğlenceli olduğunu düşündüğüm her şeye teslim oluyorum. Bunları araştıracağım. Aldanma arzunun gücüyle, bunların her birine ne kadar değer verdiğimi bulacağım. Arzularımı nasıl yarattım? Arzularımı nasıl besliyorum?

Devi’nin Söylevi 3 bu araştırmanın önemli bir parçası haline gelir. Benim arzularımın aslında egomun istekleri midir? Asana egzersizleriyle gereksiz gevezelikler ortadan kalkar ve lüzumsuz görülür. Bu istek olabildiğince dürtüsel olarak terse doğru büyür. Baş duruşu bunun için idealdir. Bu poza girmek için yapılacak bütün hareketlerin önemi vardır. Başı yere yerleştirmek için oturma pozisyonundan öne bükülme, idrağın merkeze gelmesi, yerde, alçak gönüllüğün sembolüdür. Bu Kutsal’a saygıyla eğilmek gibidir. Ayaklar ve bacaklar, temeller, yerden yukarı dimdik olana kadar kaldırılır. Ayakları havaya kaldırmak, dünyanın güvenliğine teslim olmak demektir. Bu süreç boyunca kişi ne hayal kurma zevkine  erişebilir ne de hislerinin dürtüsüne tepki verebilir. Böylesine alışılmadık bir pozda, kişi dayanağı olan sahıştan kendini ayırır, bu derin bir dikkatin sürdürülmesini gerektirmektedir. Gereken denge oldukça zordur. Diğer asanalarda olduğu gibi, kişi kaslarının, eklemlerinin ve kemiklerinin farkındalığına farklı bir açıdan vardığında sınırları oldukça bellidir.

Özü ve tanrı besinine ulaşan kişinin ilk ana kapısı, ölçülü ve kaliteli bir yaşama ulaşmasıdır. İçsel durgun ses içerisindeki spirütel içgüdüler, zihnin aktif olmadığı sessiz anlarında gelirler, atlıkarınca durduğunda. Yeniden normal pozisyonunu aldığın zaman, ters duruşu tamamen keşfetmiş olacaksın, kutsal yerlerde gelen esas beslenmeyi keşfetmiş olacaksın, istersen buna Tanrı, Nihai Gerçek, Kozmik Zeka veya Kutsal Komite de.

Baş duruşunun güçlü mistik yanı vücutta hareken eden prana enerjisidir. 4 Bu pozisyonda rahatça durulduğunda, poz spirütel düşüncelerle bağlanır. Bir Doğu Mantrası kullanılabilir veya isteyen kişi kimse, kendi dini geçmişinden bir seçimde bulunabilir. Bu enerji türü, bütün vücutta dolaşan türden bir enerjiye dönüşür, Küçük bir nokta atışıyla Işık vücudu canlandırır ve ona yaşama gücü verir.

Bu enerjinin farkındalığı günlük hayatında toprağa köklenmenin yarattığı psikolojik etkileri yok eder, böylece her anın olağanüstü olur. Ellerindeki mucizeyi görebilecek hale gelirsin- onlarla yapabileceğin onca şeyi; göz olarak adlandırdığın o muhteşem vasıtayı; veya zihninin sihirli aynasını- hayal gücünü. İnsan vücudu, artık fevkalade bir araç olarak görünür; saygı duyulacak ve özen verilecek, hafife alınmayacak.

Referans notları: Baş Duruşu

  • Baş aşağı ağaç imgesi Bhagavad Gita(15:1-2)’ da bulundu ve Katha Upanishad(6:1) Hint aklına özel değildir. The Mythic Image(192)’deki Joseph Campbell, Kabbalah’taki ve John of Ruysbroeck ve
  • Dante’deki Orta Doğu ve Batıdaki paralellikleri bulmuştur.
  • “Dik ve ters ağaç fikri; Plato’dan Dante’ye, Sibirya’dan Hindistan ve Malezya’ya uzanan bir zaman ve uzay aralığında buluşmuştur.” Coomaraswamy. I:Selected Papers, 386.
  • Bakınız: Swami Svinanda Radha,Kundalini: Yoga for the West, çakraların açıklanması için.
  • “Prana yaşam gücüdür, çoğunlukla nefes olarak yorumlanmıştır. Prana bilinçtir, ortaya çıkmış yapıları, ince bir zekâyı yansıtan hayat özüyle sarar. Prana, evrende var olan bütün enerjilerin toplamıdır, birincil Enerjidir, görülür olmayandır veya nükleer halin içindedir. “ Ibid., 211.

 

Çeviren: İpek ÜREMEK

Diğer Yoga Mitolojileri;

Shavasana (Ceset pozu)
Simhasana (Aslan pozu)
Mayurasana (Tavus kuşu pozu)
Kukkutasana – Cock (Horoz pozu)
Kurmasana Tortoise (Kaplumbağa pozu)
Vrishchikasana Scorpion (Akrep pozu)
Utthita Trikonasana (Üçgen pozu)
Garudasana (Kartal Pozu)
Bakasana (Turna Pozu)
Eka Pada Koundinyasana (Karga Pozu)
Chakrasana (Tekerlek Pozu)
Balasana (Çocuk Pozu)
Hamsasana (Kuğu Duruşu)
Paschimottanasana (Oturarak Öne Katlanma Pozu)
Tadasana (Dag Pozu)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir